Biyoçeşitlilikten Dillere, Okumaya, Yazmaya…
Biyoçeşitlilikten Dillere, Okumaya, Yazmaya…
22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü
Biyoçeşitliliğin korunması amacıyla 22 Mayıs 1992 tarihinde Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi imzalandı. Bu sebeple de her yıl 22 Mayıs’ta biyoçeşitlilik günü kutlanır. Eğer özel bir ilginiz yok ise biyoçeşitlilik gününü bilmiyor olabilirsiniz. Ancak biyoçeşitlilik, hepimizin bilmesi ve anlaması gereken bir kavramdır.
Aslında çok basittir, çeşitliliğin ne olduğunu ve önemini anlamanız için çevrenize bakmanız yeterli. Hiçbir şeyin birbiri ile aynı olmadığını göreceksiniz. Kuşlar köpeklerden farklı, karıncalar solucanlardan… Kedi aslandan farklı, çam sedirden… Ve tabii ki hiçbir serçe birbirine benzemez, hiçbir insanın birbirine benzemediği gibi.
Peki, her şey tek düze olsaydı, birbirinin aynısı olsaydı, nasıl olurdu? İşte o zaman Dünya yaşanabilir bir gezegen olamazdı ve bırakın üzerinde yaşayabilmemizi, biz zaten hiç olmamış olurduk.
Çeşitliliğin temeli ekolojik çeşitliliktir. Yani dünya üzerindeki tüm bölgelerin birbirinden farklı özelliklere sahip olmasıdır. Bir göl ve çevresi, karlarla kaplı bir dağ, sarp yamaçlar, dere kenarı, uçsuz bucaksız bir çöl… Bunların ve daha fazlasının özellikleri oldukça farklıdır. Hepsinde de aynı canlıların yaşaması mümkün değildir. Buralarda yaşayabilmek için canlıların özelliklerinin de farklı olması gerekir ki hayatta kalabilsinler. İşte bu yüzden çeşit çeşit, renk renk hayal bile edemeyeceğimiz özelliklere sahip yüz binlerce canlı türü vardır.
Biyoçeşitliliğin en önemli kısmı ise bu türler arasındaki çeşitliliktir. Bakterilerden tutun, mantarlara, yosunlara, bitkilere, yumuşakçalara, böceklere, balıklara, sürüngenlere, memelilere kadar her grubu oluşturan türlerin bireyleri farklıdır. Örneğin aynı yaştaki iki tane sarman sokak kedisini yan yana koyun. Dikkatlice bakın fiziksel farklılıklarını görebileceksiniz. Hatta ikisiyle de aynı oyunu oynayın, farklı tepkiler verdiklerini ve aslında kişiliklerinin de farklı olduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Bu durum tabii ki bitkiler için de geçerlidir. İki tane aynı yaştaki söğüt ağacı hatta aynı zamanda açmış iki papatya bile hem fiziksel olarak hem de çevrelerine verdikleri tepkiler bakımından farklılık gösterir.
Farklılıkların, çeşitliliğin bu kadar önemli olduğu bir dünyada yaşarken bu çeşitliliğe ne kadar saygı gösteriyoruz?
Sizce bu çeşitliliğin önemi ne olabilir?
Bir tür bile tamamen yok olsa, neler değişir?
------
Şimdi bizi, yani insanları ele alalım. Dünyanın farklı bölgelerinde, çeşitli ırklarda milyonlarca farklı insan yaşıyor. İnsanların oluşturduğu çeşitli topluluklar kadar da dil çeşitliliği var. Hatta daha da fazla dil çeşitliliği vardı ama ne yazık ki kayboldu. Her bir farklı dilde yazılmış metinlerin çeşitliliği ve bu metinlerin insanlığa anlatmak istediklerindeki çeşitlilik bile insanlık için önemli ve değerli. Bu değerlere, dillerimize, yazılarımıza, yazdıklarımızın anlamlarına sahip çıkmamız ise çok daha önemli.
Kendi toplumumuzda herkesin, farklılıklarıyla güzel Türkçemize değer vermesini diliyorum.
Bu yazıyla birlikte de bahsetmeden geçemeyeceğim. Ursula Le Guin’in yazdığı Rüyanın Öte Yakası, çeşitliliğin önemini içten içe hissettiren, okunması gereken kitaplardan biri.
Çeşitliliğimiz Bol Olsun,