Doğayı Okumak
Doğayı Okumak
Bazı ağaçlar neden kırmızıdır hiç merak ettiniz mi? Çocukken çok fazla merak ettiğim, sık sık üzerine düşündüğüm ve sebebini çevremdekilere ya da öğretmenlerime sorarak öğrenemediğim bir şeydi. Tabii benim çocukluğumda internet yoktu. Şimdiki kadar çok çeşitli kitaplar da yoktu. Maalesef evdeki Britannica ansiklopedilerinde de bu sorunun cevabını bulamamıştım. Bu merakım üzerine o ağaçları çok incelesem de yanıtını üniversite yıllarımda öğrenebildim.
Eskilere göre daha fazla beton bloğun arasındayız. Öyle merak uyandıracak kadar doğa yok etrafımızda. Çoğumuz binaların arasında kalan küçük doğa kırıntılarının farkında bile değiliz. Merakla başlaması gereken doğayı okuma sürecinin merak adımını sağlayacak bir doğayı, yaşadığımız yerde bulmak zor olsa da hâlâ elimizden gelebilecek çok şey var. Yeterince çabayla doğayı yeniden merak edip, okuyarak yeniden canlanmasını sağlayabiliriz.
Doğanın bize söylediklerini anlamaya çalışmak için yapmamız gereken şey aslında çok basit, sorgulayıcı ve eleştirel bir gözle etrafımıza bakmak, bol bol gözlem yapmak. Dışarıya baktığımızda biraz daha düşünerek incelediğimiz zaman doğanın bize söylemek istediklerini çok kolay anlayabiliriz.
Konu doğayı ve canlıları anlamaya, onlarla ilgilenmeye gelince bunun sadece biyologlar ve ekologlar tarafından yapılabilecek bir iş olduğunu düşünmeyin. Bu aslında herkesin kendi çevresinde küçük çapta yapabileceği, büyük bir farkındalık ve bilgi birikimi oluşturabileceği bir iştir. Anlatmak istediğim şey şuna benzer, hani derler ya herkes kapısının önünü süpürse zaten her yer temizlenir ve sokaklarımızda çöp sorunu kalmaz diye. İşte söylemek istediğim tam olarak budur. Her kişi kendi küçük çevresindeki doğayı ve canlıları gözlemlese ve onların sorunlarını, isteklerini anlamaya çalışsa, hatta biraz daha çaba sarf edip fark ettiği ihtiyaçları karşılayacak çözümler bulsa doğamız çok daha güzel olmaz mıydı?
Şimdi bunun için neler yapabileceğimizi tartışalım.
Tabii ki doğayı okuyabilmek istiyorsak yapmamız gereken şey, az önce de bahsettiğim gibi gözlem yapmak. Doğadaki ve canlılardaki değişimleri izleyin. Sonra daha da dikkatli bakın ve bu değişimlerin nedenlerini tahmin etmeye, durumu değerlendirmeye çalışın. Örneğin her sabah yürüdüğünüz yolun üzerinde bir karınca yuvası varsa bu yuvaya gidip gelen karıncaların düzenini bozmayacak şekilde başka bir yerden yürüyebilirsiniz. Dahası bir başka kişinin oradan geçerken karıncaların yuvasına ve takip ettikleri düzene zarar vermeyecekleri bir çözüm bulabilirsiniz. Bu söylediğime, zaten yeterince karınca ve böcek var neden bir yuvaya dikkat edelim ki gözüyle bakabilirsiniz. Ancak unutmayın, daha şimdiden dünya üzerindeki böcek popülasyonunun %50’ye yakını yok olmuş durumda.
Baharda yeni açmış kır çiçeklerini, tohumlarını henüz yayamadan koparmayın. O çiçeklerin yakınında bir süre oturup gözlem yapın. Birbirinden farklı pek çok küçük canlının çiçeklerin yanına geldiğini, üstlerine konduğunu göreceksiniz. Çünkü tek bir çiçek bile birçok hayvana hem yuva hem de beslenme yeri olur. Bu gözlem de size şunu düşündürmeli; evimin önündeki bahçeye, yaşadığım yerin doğasına uygun çiçekler ekersem orada yaşayan küçük canlıların hayatlarını daha güzel hâle getirebilirim.
Bu iki örnek basit gibi görünse de doğa için çok önemli. Bu örneklerin sayısı o kadar fazla ki! Siz de gözlemlemeye başladığınızda anlayacaksınız.
Doğayı okuyabilmek için gereken ikinci şey ise bilgi birikimidir. Eğer yeterince bilgiye sahip değilseniz gözlemlerinizi yorumlarken zorlanabilirsiniz. Bilgi birikimini artırmak için de bol bol okumak gerekli ve bir de belgesel izlemek. Bilgiye ulaştığımızda ise gözlem yapmamız ve yorumlamamız kolaylaşır. Biz de sahip olduğumuz bilgiyi kullanmaya başlamış oluruz ve işte doğayı okumak o anda gelişmeye başlar.
Ancak şu bir gerçek ki bunları yapabilmek için hepimizin; doğayı merak etmeye, öğrenme isteğine ve bol bol da sabır, empati ve saygı duygularına ihtiyacı var. Zaten doğuştan gelen bu yönlerimizi hiç kaybetmeden ilerleyebildiysek bizim için iş çok kolay ama eğer bir kısmını bile körelttiysek biraz daha fazla çabalamamız gerekebilir.
Son olarak şunu söyleyebilirim, doğayı izlemek, gözlemlemek, onu okumak insanın zihnini besler ve ona çok şey katar. Aynı elimize bir kitap alıp okumak gibi…
Not: Bazı ağaçların neden kırmızı olduğunu merak edenleriniz olmuştur. Bitki yapraklarının yeşil görünmesinin sebebi, hücrelerinde bulunan ve fotosentez yapmalarını sağlayan klorofil adındaki moleküldür. Bu molekül Güneş’ten gelen yeşil ışığı yansıtır ve biz yaprakta çok klorofil olduğu için onu yeşil algılarız. Kırmızı yapraklarda da klorofil vardır ancak bu yaprakların hücrelerinde kırmızı ışığı yansıtan moleküllerin sayısı klorofillerden daha fazladır. İşte bu yüzden onları kırmızı olarak algılarız. Şunu da eklemek isterim; sadece normal görme düzeyindeki insanlar bu şekilde görür. Renk körü kişiler ve diğer hayvanlar renkleri nasıl görür? Bu da başka bir yazımızın konusu olsun.