Şehirde Doğayı Yaşamak: Bir Evde Doğanın Uyanışı
Şehirde Doğayı Yaşamak: Bir Evde Doğanın Uyanışı
Meral teyzeciğim, yıllardır şehir hayatının koşuşturmacasında doğadan uzaklaştığı için yakınır dururdu. Emekli olmasıyla birlikte eve daha da kapanmış olmasından da hep şikâyetçiydi. Sabah kahvesi için her gün kapımı çalmaya başladığında, canının gerçekten sıkkın olduğunu gözlerinden anlayabiliyordum. Bir sabah, pencerenin yanındaki masamda oturmuş kahvemizi içiyorduk. Ben bilgisayarımda işlerimi yaparken dört gündür sulamayı unuttuğum sarmaşığımın yapraklarının boynunu bükmeye başladığını fark etti. İşlerimin yoğunluğu bazen bitkilerime yansıyordu, istemeden. Mutfaktan su alıp toprağını iyice suladı. Ardından spreyle yapraklarını ıslattı ve yapraklarında biriken tozları özenle sildi. Sonra da evin içindeki diğer bitkilerimin istekleri var mı diye teker teker bakmaya başladı. Bu sırada onu hayranlıkla izledim. Ne de güzel ilgilendi bitkilerimle Meral teyzem…
O anda içindeki sıkkınlığı geçirecek bir çözüm geldi aklıma. Hemen seslendim ona ve “Senin balkonu küçük bir bitki evine dönüştürmeye ne dersin?” dedim. Önce şaşırdı ve bakamayacağını düşündü ama sonra bu fikir ana da iyi geldi.
Hafta sonu birlikte balkonuna ve salonuna göz attık. Neler yapabileceğimizi planladık. Salonun yarı güneş alan yerleri salon bitkileri için idealdi. Cam balkonu ise sebze meyve yetiştirmesi için oldukça verimli görünüyordu.
İlk iş olarak salonun her köşesine deve tabanı, yukka, sarmaşık, paşa kılıcı, benjamin gibi bitkiler yerleştirdik. Kitaplığındaki kitapların önüne sukulent ve kaktüsler dizdik. Evine bir tazelik geldi. Birden havası değişti. Ona zamanla hava kalitesinin gerçekten çok daha iyi olacağını söyledim.
Balkonunu küçük bir seraya dönüştürmek Meral teyzemle bir diğer projemizdi. Rengârenk saksılara domates, biber, fesleğen, kadife çiçeği, turp, tere, marul, lavanta ve nane ektik. Şehrin ortasında bile doğayla iç içe olabileceğini gösterdim ona. Her gün bu küçük bahçede geçirdiği vakit, onun için terapi gibi oldu.
Şimdi her sabah ben kahve içmeye gidiyorum ona. Elime bilgisayarımı alıp onun balkonunda çalışıyorum. Sohbetinden de uzak kalmamış oluyorum. O da balkonunda hem bitkileriyle ilgileniyor hem de küçük el işleri yapıyor. Bitkilerin içinde olmak ona ilham verdi. Bulduğu tahtalardan, artık pamuklu kumaşlardan eşyalar yapmaya başladı. Balkona yaptığı minik tabureyi görseniz, bayılırsınız. Bir de taşlar boyayarak küçük biblolar tasarlıyor. Saksı diplerine yerleştirip toprağa renk katıyor. Kendi evime gidesim gelmiyor bu şirin evi gördükçe.
Bitkilerine doğal ışık sağlamak için perdeleri artık gün boyu hep açık. Işığı yansıtması için vitrin üstüne bir ayna da yerleştirdik. Böylece hem şık bir görüntü elde ettik hem de küçük salonu daha büyük, daha ferah ve daha aydınlık oldu.
Lavanta ve fesleğenler büyüyünce evinin kokusu da değişti. Mis gibi açan lavantasını toplayıp kendisine oda kokusu bile yaptı.
Meral teyzeciğim emeklilik sana çok yakıştı…